29 Kasım 2008 Cumartesi

Geldiniz,
Gittiniz.
Neredesiniz?

Örnek cümlelerimin öznesi olarak kaldınız...
optALİdon

17 Kasım 2008 Pazartesi

Otobiyografi

Eğer yarın ölürsem
Ki ihtimal dahilindedir
Diyin ki mutlu yaşadı,
Mutlu öldü demeyin.
Çünkü hayat insana her an ne getirir bilinmez
Şu an ölsem mutsuz giderim,
Ama yarın için bişey diyemem.
Diyin ki sevdi,sevilmedi.
Seveni sevememe gibi bir lüksü olmadı,seveni olmadı.
Gidenlere ağlamadı,tercihi gelmeyenlerdi.
Bekledikleri hiç gelmeyeceklerdi,ama hayat bu ya,
hep bekletecekti..
Bekledi ve bazen bir yerlere geç kaldı.
Ama hep geç kalan bu garip,ölüme neden erken gitti,
hiç kimse bilmedi.

optALİdon

12 Ekim 2008 Pazar

Fillere ve Güllere Veda..

Daha doğmadan hızlıydım ben, en hızlı hücre olup geldim bu dünyaya. Hep bi acelem vardı sanki. hızlı gittim hep ve seyrek düştü b.kum tıpkı hızlı giden at gibi.. Belki de hızlı yaşayıp genç ölmekti hedefim.. Cesedim yakışıklı olacaktı.. Bu dünyadan fayda yoktu..Belki öteki.. Ama öteki de şüpheliydi işte..

Buluşmalara bile hep erken gittim ben, bekletmedim kimseyi. Bu yüzden hep bekledim birilerini.. Kimi beklediklerim geldi kimileri hala gelmedi.. Gelenler de oldu evet ama kimi kılıcını kimi teslim bayrağını çekti ve çekti gitti.. Peki ben geç kalmadım mı hiç? Kaldım tabi. Bişeyleri beklerken hayata geç kaldım. Yılların nasıl geçip gittiğini ancak şimdi dönüp bakınca farkedebildim. Aziz Nesin'in de dediği gibi;

Ya zamanından çok erken gelirim
Dünyaya geldiğim gibi
Ya zamanından çok geç
Seni bu yaşta sevdiğim gibi

Mutluluğa hep geç kalırım
Hep erken giderim mutsuzluğa
Ya herşey bitmiştir çoktan
Ya hiçbir şey başlamamış

Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın
Ölüme erken seviye geç
Yine gecikmişim bağışla sevgilim
Seviye on kala ölüme beş..

Hayatı hızlı yaşıyorum ben her ne kadar uyuşuk biri gibi gözüksem de. Hızlı sevip hızlı seviliyorum, çabuk vazgeçmesem de çabuk vazgeçildiğim olmuyor değil.. Ee hayatın cilvesi.. Kimse bana hayat adil diye garanti vermedi gelirken. İşime gelirse.. Güdülmeyi bekleyen bi deve var, bu diyardan gitmek aklımdan bile geçmedi.

Çok ileri bir tarihte
Çok yaşlı olarak
Sessizce ayrılmalıyım
Kimseye pek gözükmeden
Ve kimseyi rahatsız etmeden.

Masamın üzerinde
Dünden kalan işler
Tamamlanmamış yazılar
Okunmayı bekleyen kitaplar
Ve anılar ve umutlar.

Filleri kuyruğundan çekerek
Tepeleri aşırtmaktı görevim
Günler bitti filler tükenmedi
Ben elimden geleni yaptım
Gerisini siz tamamlayın.

Boşa geçmedi hayatım
Daha fazlası olabilirdi ama
'Buna da şükür' demeliyim
İşte sevgili dostlar
Ben böyle veda etmeliyim.

Filler tükenmedi ve tükenmeyecek biliyorum. Hayatımın sonunda bir 'Usta Paydos' sesi duyup, fillere ve güllere veda edip kapayacağım gözlerimi. Hızlı geldiğim bu dünyadan hızlı gideceğim, geldiğimde ben ağlamıştım herkes gülmüştü, bu sefer ağlatarak gideceğim ama ben güleceğim..

optALİdon

8 Ekim 2008 Çarşamba

Yalan Sanırım

Bir ışık alsın gözümü
Tamam deyip bulayım çözümü
Bir bilgeki ben yapsın beni
Umursayıp duysun sözümü

Yalan sanırım kimi çözümü
Doğrular buruşturur benim yüzümü
Herkes yolda gider benden öte
Ben ben olalı bulamadım özümü

Bir el alsın elimi
Bükülmez kılsın belimi
Bir bilgeki ben yapsın beni
Umursayıp duysun sözümü

Yalan sanırım kimi çözümü
Doğrular buruşturur benim yüzümü
Herkes yolda gider benden öte
Ben ben olalı bulamadım özümü

Tolga Çevik

14 Eylül 2008 Pazar

Batmane..

Batmane.. Neler gördüm hayatta, neler göreceğim.. Yalanlar da duydum, güzel sözler de, dostlar da tanıdım, sevgiler de.. Ailem oldu, sevenim oldu, sövenim oldu, gelenim oldu, gidenim oldu. Hep beyazdı ellerim zaman zaman karanlıkken dünya. 22. yaşımın ortalarında geldim sana Batmane. Tanınacak, sevilecek, sövülecek çok insan; alınacak çok ders; gezilecek, görülecek çok yer; düşülecek çok tuzak; duyulacak çok yalan; tadılacak çok sevgi var önümde. 7sinden 70ine güleceğim, göreceğim, bileceğim.. Heybeye acı tatlı yenilikler katıp döneceğim..
Gercose

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Kuşku Aşı

Hep yalan söylediler bana, kimisine inandım, kimisine inanmış gibi yaptım, kimisine inanmak istedim. Saftım ama saflıkla salaklık arası o ince çizgide denge kuramadım. Yüzlerine vurmadım yalanlarını, vurduğumda ise hazırdı yeni yalanları; sen üzülme diye.. yanlış anladın.. niyetim kötü değildi.. Hep mi beyazdı yalanlarınız. Hep haklısın dediniz bana. Gerçekten haklı mıydım yoksa deliye he demek mi sevaptı? Ve ben hep haklı olduğum için mi yalanlar söylendi bana. Sayenizde kuşku eker oldum aşıma. Haydi yiyin şimdi, afiyet olsun..
optALİdon

25 Haziran 2008 Çarşamba

Dostları Olmalı İnsanın..

Dostları olmalı insanın demiş yazar.. Evet dostları olmalı insanın.. Sayısını sınırlı tuttuğu, her zaman yanında bulduğu, paylaşılmayan yalnızlığını paylaştığı, söylenmeyen sırlarını söylediği, acılarına ve mutluluklarına ortak ettiği dostları olmalı.. Çok uzaklarda olsa bile hep yanında hissettiği ve hiç bir zaman gitmeyeceğini bildiği dostları olmalı.. Derdinden bilmem kaçıncı kez bahsedişinde bile ilk defa anlatıyormuş gibi davranan, ve ilk günkü gibi üzülen, gözlerine baktığında kendini gözlerinde bulduğu dostları olmalı.. Aile yanında değilken aile olan; sevgiliden, hayattan kaçtığında kendini yanında bulduğu dostları olmalı.. Hayatın en acımasız dalgalarından yara aldığında sığındığı bir limanı olmalı, yara sarmalı, dinlendirmeli, sakinleştirmeli.. Bişeyler katmalı insana, deniz feneri olup yol göstermeli..
Dostluğu, dostu anlatmak istedim, can dostlarımı anlattım ortaya çok güzel bir tarif çıktı.. Bu yürek nice dalgalar gördü nice yaşlarla ıslandı.. Ama bu yürek sevebiliyorsa insanları, sevebiliyorsa hayatı herşeye rağmen,ve hala pas tutmamışsa; siz üzerine akan yaşları sildiğiniz içindir.. Can dostlarım, sevdiklerim, kardeşimm, kardeşlerim nasıl oldu da avuç içi kadar bir mutluluk çok görülen ben, sizin gibi harika insanlara layık görüldüm.. Beni çok sevenler kanattıklarında bu kalbi beni gerçek sevenler, sizler, sardınız yaralarımı.. İkinci ailem oldunuz..
Şimdi ayrılıyoruz, kastım sadece kilometre..Yollar girecek araya, yıllar girecek belki ama bu yürek her atışında, her sevişinde sizlere minnettar olacak.

optALİdon

24 Haziran 2008 Salı

Hayat dersleri..


Kural 1: Asla kendinden suphe etme... Sen ne hissediyorsan o her zaman dogrudur. Dunyadaki butun insanlar toplansa ve sana aksini soylese bile senin hissettiklerin senin icin dogrudur. Onlar farkli hissedebilir, farkli dusunebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlis oldugunu gostermez, sadece onlardan farkli oldugunu gosterir.

Kural 2: Asla farkli oldugun icin utanma. Eger cevrende senin gibi dusunen, seni anlayan insanlar yoksa, o zaman cirkin ordek yavrusu hikayesini hatirla... Muhtemelen sen yanlis yerde, yanlis insanlarla birlikte oldugun icin seni anlamiyorlardir. O halde hedefin ait oldugun yeri bulmak olmalidir. Asla muhtesem bir kugu oldugun gercegini unutma ve ordek olmak icin ugrasma.

Kural 3: Gecmiste yaptiklarin icin pismanlik duyma ve ozur dileme.... Yasadiklarinin senin icin onemli bir ders oldugunu kendine hatirlat. Bu tecrube ile aldigin bilgiyi ozenle incele , olayda yaptigin hatalari ve yeniden ayni durumda olsan nasil davranacagini iyice dusun ve gelecek olaylar icin kendini hazirla. Kirilan vazo tamir edilemez ama gelecekte baska vazolarin kirilmasi onlenebilir

Kural 4: Mumkun oldugunca kimsenin senin adina karar vermesine izin verme ama baskalarinin hakli olabilecegini de unutma. Bu hayat senin ve istedigin gibi yasamaya hakkin var, fakat baskalarini dinle ve onlarin bakis acisini anlamaya calis.

Kural 5: Insanlarla iliskilerinde asla kendi ihtiyaclarini ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandirma. Her zaman ama her zaman once sen gelmelisin. Asla baska insanlar uzulmesin diye kendini uzmeyi tercih etme. Sen kaldirabiliyorsan, onlarda kaldirabilir. Karsindaki insan senin mutlulugunu dusunmuyorsa ve senin uzulmene yol aciyorsa, o zaman o insan sana deger vermiyor demektir. Bu kisileri degistirecegini yada sana zamanla onem verecegini dusunme.

Kural 6: Asla kaybetmekten korkarak, sirf inanmak istedigin icin karsindaki insanin sevgi sozcuklerine inanma. Sevgi insanin kalbindedir, gozlerindedir, davranislarindadir, ses tonundadir, sana verdigi onemde ve degerdedir, senin icin yaptigi fedakarliklardadir. Insanlar cok kisa zamanda sevgi sozcuklerini umarsizca dagitmaya baslarlar. Bunlari dinle ama gercek sevgiyi karsindakinin davranislarina bakarak bul. Inanmak istedigin icin degil gercek oldugu icin karsindaki insanin sozlerine inan...

Kural 7: Her zaman ama her zaman, mutlaka kalbini dinle . Hayatta senin icin neyin dogru oldugunu bir tek icindeki ses soyleyebilir. Dolayisiyla icindeki sesle konusmayi ogren. Her gun kendinle kalmak icin zaman ayir ve kalbini dinle. Baska sekilde hissetmek icin ikna etmeye degil, gercekten ne hissettigini bulabilmek icin dinlemeye calis. Bazen icindeki ses sana cok zor geleni yapmani soyleyebilir yada duymak istemediklerini soyleyebilir… Korkma... ve icindeki sesi dinlemeye devam et...

Kural 8: Her zaman ama her zaman, mutlaka kendine iyi davran.
Kendini sev, sefkatle yaklas. Yanlis yaptiginda acimasizca kendini elestirip uzme... Aksine basini oksa, kendini kucakla ve her seyin gececegini soyle. Uzgun oldugunda, kirildiginda, aci cektiginde, mutsuz hissettiginde kendine ozen goster, tipki hasta bakar gibi kendine bakim uygula. Yapmaktan hoslandigin aktivitelerle mesgul ol ve bu durumdan cikarak kimsenin seni incitmesine, uzmesine izin vermeyecegini goster.

Kural 9: Hayatta her seyin bir bedeli oldugunu asla unutma ve bedel odemekten istemedigin icin kendini boslukta birakma. Ornegin bir insani incitmissen, odeyecegin bedel o insanin guvenini yitirmektir. Eger seni sevmeyen biriyle birlikteysen, yalniz kalmaktan korkup iliskide kalma, cunku kalmanin bedeli sevgisiz bir hapiste yasamaktir. Eger farkli olmaktan korkuyorsan ve baska insanlari taklit edip onlar gibi olmaya calisiyorsan, odeyecegin bedel kendine olan saygini yitirmek olacaktir. Diger taraftan bazen kendin gibi olmanin bedelinin de yalniz kalmak oldugunu unutma. O halde yasamda her zaman bir bedel odeyecegini hatirla. Bir adim atmadan once mutlaka odeyecegin bedeli bil ve kazanacaklarina degip degmedine bakarak kararlarini ver.

Kural 10: Insanlara karsi nazik ve sevecen ol, ne olursa olsun asla bir baska insani kirmak icin konusma, bilincli olarak uzmeye calisma ve kendi acini hafifletmek icin bir baskasini yaralama.

Kural 11: Hayatta en buyuk dostun sen olabilecegin gibi hayattaki en buyuk dusmanin gene sen olabilirsin. Secimini yap ve kendin icin dostu mu yoksa dusmani mi olacagina karar ver. Yasamdaki tum acilari atlatabilirsin, her seye ragmen mutlu olmayi basarabilirsin, istersen kotu aliskanliklarini birakabilir ve her zaman yeniden baslayabilirsin. Istersen kendine yeni bir hayat kurabilirsin. Eger kendinin dostu olabilirsen….

Kural 12: Asla tecrube kazanmaktan kacma … Ne kadar zor olursa olsun, yeniden ayaga kalk ve yola devam et. Hayati ogrenmek icin o tecrubelere ihtiyacin var. Kalbin ask acisi ile yaralanmis ise, sonsuza kadar kendini aska kapatma. Ruhun insanlarin acimasizligi ile incinmis ise, hayata kusup kendini karanlik bir dunyada yasamaya zorlama. Bedenin cok buyuk acilar cekmisse, kendini uyusturup birakma. Unutma bilge insan hayati yasayandir.
alıntı

21 Haziran 2008 Cumartesi

Cevap anahtarın nerde hayat..

Hayat cevap anahtarın nerde, kim doğru bu hayatta kim yanlış? Yoruldum anlamaya çalışmaktan. En haklı olduğumu bildiğim anlarda bile acaba demekten usandım. Göster kim doğru kim yanlış ve kim boş bırakmış..
Soruların çok zor hayat, sınavların aralıksız.. Boş kağıt verip gitmek de var ama olmuyor işte. Keşke bu kadar kolay olsaydı alıp başını gitmek, ardına bakmadan, cevapları merak etmeden, kimseye hesap vermeden.. Ama olmuyor dedim ya, herkesten, herşeyden kaçsam bile kendimden kaçamam ya; bu sefer kendim başlıyorum sormaya.. Tüm cevaplar bende olduğu halde en zor sınav bu. Hele insanlarla ilgili sorular.. Diyorum ki bu kaçıncı kayıp neden hala böylesin? Biliyorsun iyiliğin, düşünceli olmanın, herşeyinle sevmenin para etmediğini.. Neden hala aynı yerdesin? Cevap yok, neyse sonra döneriz bu soruya..

optALİdon

11 Haziran 2008 Çarşamba

Hayat kuralları..

İnsanlar bu huyundan nefret etse de vazgeçme düşünceli olmaktan-olmayanlar düşünsün..
Çok sevmek zarar verse de korkma sevmekten-sevemeyen utansın..
Susunca kabul etmiş olsan da istemediğin bazı şeyleri sus yeri geldiğinde-birileri susturmadan..
"Seni seviyorum" hoşuna gitse de inanma her söyleyene..
Fedakarlık yapmayı sevsen de, dünyayı değiştiremezsin maalesef, yapma haketmeyene..
Gidene ağlama, gelmeyenin canı sağolsun
Aile önemlidir tüm sevgini tüm fedakarlığını onlar için koşulsuzca ver, asıl hakeden onlardır..
Kötü gününde yanında olanlardan ayrılma gerçek dost onlardır..
Sevsen de sevmesen de insanlar böyle anlamaya çalışma
Dünya böyle, değiştirmeye uğraşma
Yaşa hayatını kendi farklılığında
Koy kendi kurallarını kendi benliğine
Değiştirme kimseyi ve değişme kimse için
Seni böyle seven gelsin, sevmeyen vitrinden beğensin..
Fasulyeden sevilsen de hep sevmek güzel şeydir vazgeçme
Hayat seni unutsa da sen unutma kendini
Bağlama başkalarına varlığını, giderlerse yıkılma tek bacağı kırık sandalye gibi
Tutma kendini ağlamak istediğinde, içine akarsa boğulursun
Ama abartma ağlamayı da hayat yolunda yorulursun
Düşmekten korkma, kalkmaya bak
Daha çok düşeceksin unutma, yara bere içinde kalacaksın
Ama hep gülecek inadına seveceksin dünyayı
Hayat benden nefret etsen de seviyorum seni demeyi bileceksin..

optALİdon

6 Haziran 2008 Cuma

3 Haziran 2008 Salı

Kalemim..

Şarkılarım alışkın değildi mutluluğa
Şiirlerimse hiç gülmedi
Kır hadi kalemim kır kendini
Unuttum derdi elemi
Bu sayfalarda çiçekler açacak bundan sonra
Bu sayfalarda umut olacak
Bu sayfalar yazı yaşayacak
Kır kalemim..
Fermanını imzala ve
kır hadi kendini..

Demiştim aylar önce,

kalemim... nerdesin? Özür dilerim:((

optALİdon

30 Mayıs 2008 Cuma

Seviyorum yaşamayı...

Seviyorum yaşamayı...

Çoğu zaman beni maskeler takmak zorunda bıraksa da seviyorum maskelerime makasla gözler açıp ardından dünyaya bakmayı...
Asla bana sonsuz mutluluk vaad etmedi hayat biliyorum. Asla kuralları yıkma hakkı vermedi. Asla toplum denilen şeytan çokgeninin dışına çıkma hakkım olmadı ve olmayacak belki de. Ve kendini çıkabilmiş sanan tüm insanlar aykırılıkları dahilinde bile olsa ne kadar toplumsal kaldıklarını bir bilseler... Kaşını gözünü delmek ya da çok içip eğlenmek topluma aykırılıksa... Bunu yapan en az bir milyon insan varsa... Ne yazık ki siz de bir toplumun parçası haline geliyorsunuz bu durumda..
Hayatı seviyorum... Beni her zaman iyi insanlarla karşılaştırmayacak biliyorum. Bu güne kadar ne kadar kötüyle karşılaştım o da tartışılır. Ama canımı acıtıp geçen herkesten bir parça kendime çalıyorum, ondan biraz deneyim bundan biraz ders... Ve eğer gerçekten karşılaştığım kişi kötü ise, ve ben ona nazaran gerçekten onaylanır biçimde iyi kalmış isem... Bunu saklamak küstahlık olur... Ben günün ardından bununla kendi kendime gurur duymayı seviyorum.
Yaşam bize barış dolu bir dünya,kuşlar böcekler, sevgi dolu insanlar sunmasa da hep... Yılmaz Erdoğan'ın şiirine selamlarla: "Ben onu düzeltebilme ihtimalimizi ve hayallerimizi seviyorum..." Kızsak da, söylensek de ben kahvehanede Türkiye'yi kurtaran köylüyü de seviyorum. Evet, onu kabul etmiyorum ama bana söylenecek bir sebep verdiği için onu da seviyorum. Çok mu bencilce... O halde size bir iddia sunuyorum... Bir hafta içinizden dahil en ufak bir olaya söylenmeden geçirin, her şeyi güzel görün... O zaman anlarsınız.
İnsanlarla tartışmayı seviyorum. O an benim için önemli olan fikrimi kabul ettirmek değil fikrimi paylaşmış olmak oluyor çoğu zaman, ve ne yazık ki karşı fikri 'bir de o yönden bakayım' iç güdüsü ile sık sık kabul ediyor olsam da... Ben insanlarla açık açık konuları tartışmayı seviyorum. O masada soğumaya bırakılan bir çökelmiş kahvenin tadını ancak o zaman anlıyorum...
Susmayı seviyorum... Sustukça içimde konuşmayı ve içimdeki ben ile her seferinde daha çok şey paylaşmayı, en yakın arkadaşım olan bana hayali kollarla sarılıp kendi psikoloğum olmayı seviyorum. Onunla herşeyi rtüksüzce konuşabilmeyi seviyorum...
Aşık olmayı seviyorum. Acı çekecek olsam bile insanoğlunun mazoşist olduğunu biliyorum. Aşık olduğunda karşıdaki insana ulaşamazsam içimde kopacak fırtınaları biliyorum ve bunları yansıtamadıkça gurur kafesimde bakırdan bıçaklar yiyeceğimi de... Ama ben bunları yaşamayı ve yaşamış olmayı, sustuğum zamanlarda düşünecek birilerinin olmasını seviyorum. Ben tüm yaşadıklarımın kalemime vurmasını seviyorum.
Yalnızlığımı seviyorum. Kimseye bağlı olmamayı, özgür kalmayı sınırlarım içerisinde... Çok şey yapamıyorum ve benim özgürlük anlayışım en yakınlarıma bile çoğu zaman kafes gibi gelse de ben özgürlüğümü seviyorum diyorum. Ben, bir uçağa atlayıp yurtdışına kaçamasam da yurtta sıkıldığım an kafamı uzatıp bir Kadıköy-Taksim yapabileyi, yanımdan geçen her yüzü tek tek incelemeyi, ,arkasındakileri almaya hiç niyetlenmeyeceğim vitrinleri seyretmeyi, asla girmeyeceğim 'iki süper film birden' sinemasının önünden geçerken içeri kaçak bakışlar atıp kendi kendime gülümsemeyi, otobüste dönerken kulaklıklarımı takıp bir müzik eşliğinde kendimi sert bir kimliğe bürümeyi ve cama yaslanıp 45 dakikalık yolda uyuyan güzel kadar uyumuş gibi olmayı seviyorum...
Çok sinirlendiğim bir anda 15 dakikalık yolu depar atar gibi 5 dakikada almayı ve ardından gelen soluk soluğa kalmayı ve bacak kaslarımın ağrısını, o sinirle içimde hissettiğim coşkuyu seviyorum.
Ağlamayı seviyorum. İçimden sanki parçalar koparılıyormuş gibi hissetsem de ağlamanın insana verdiği haklı ruh halini seviyorum. Ağlamanın ardından gelen sakin uykuyu seviyorum. Ağlarken kendime aynada bakmayı, kızarak gözlerimin içinde kendimle konuşmayı, kendi kendime olayları abartmayı sonra normale dönmeyi seviyorum.
Ölmekten korksam da bir sonun varlığı düşüncesini ve bir gün herşeyiyle bu hayatın sona ereceği düşüncesini seviyorum. Bir toprakta çürüyeceğimi hayal edemesem de toprakta en azından bir işe yarayacağımı bilmeyi seviyorum ve içimden hep kurtçuklara afiyet olsun diliyorum. İğrençliğimi seviyorum.
Aklıma gelmeyen tüm o iyi ve kötü şeyleri seviyorum henüz aklıma gelemeseler de hayatımın on dakikada hatırlanıp bitecek kadar boş geçmediğini gösterdikleri için.
Pollyanna'lık değil bu... Acılar çektiğimi inkar etmiyorum, içim bulanıyor çoğu zaman sıkıntıların karmaşasından, isyan ediyorum. Ama ben güçsüz olmayı kabullenemiyorum. Ben güçsüz olmayı kabullenemeyişimi, hiç öyle olmasam da kendimi çizmeye çalıştığım dövüşçü kadın karakterleri gibi her sorunla başa çıkan, çok sorunlu, mutluluğu göreceli kadınlar gibi olduğumu hayal etmeyi seviyorum.

Sırf bu yüzden işte... Sırf bunların yüzünden...
Ben cidden yaşamayı seviyorum...

(alıntı)
Damla Tezel

Merhaba..

Merhaba opt-ali-don...
seninle daha önce de çok sohbet ettik,dertleştik-ki işteş fiil kullanmak ne kadar doğru bilmiyorum, hep ben konuştum sen dinledin-, zaman geldi ayrı kaldık özledik birbirimizi.. Artık yeni kendi gününde kendi saatinle-tıpkı kurtlar vadisi gibi- ama yeni yerinde bizlerlesin. Haydi Bismillah:))